Chefchaouen
24.01.2020 - 25.01.2020
24 Ocak 2020 Cuma
Madrid Barajas Havalanından Tangier Boukhalef uçuşu kısa sürüyor. 1,5 saat sonra Tangier havaalanında pasaport kontrolündeyiz. İspanya'dan Fas'a feribotla da gelebiliyorsunuz. Cebelitarık kıyısında, kuzeyde, çok kültürlü bir liman şehri burası. Benim gözüme bu fazla yapılaşmış hal batıyor. Casablanca da öyle. Ama burası yine de daha sonra zaman ayırıp görülesi bir yer. Tangier belki, Fas'a daha önceki gelişlerimde de transit geçtiğim bir şehir olduğu için, bana hep Matisse'in "Tangier'de Pencere tablosuyla gelir ve gerçek şehirle karşılaştığımda o görüntüyü kaybetmekten korkarım.
Fransız ressam Henri Matisse, Tangier'de 1912-1913'de Grand Hotel Villa de France'ın 35 numaralı odasında yaşamış ve resim yapmış. Bahçesi, palmiyeleri, begonvilleri ve harika deniz manzarası ile bu hotel 1992 yılında aniden kapanmış ve neredeyse 17 yıl çürümeye bırakılmış. 2003 yılında Tangier belediyesi burayı tarihi alan ilan edip restorasyon sürecine girmiş ve şimdi mini müze olarak korunan Matisse odası ile 2014'te tekrar otel olarak açılmış.
Bir diğer tanıdığımız Tangier sever Paul Bowles. Sinemaya da uyarlanan Esirgeyen Gökyüzü'nün, diğer adıyla Çölde Çay'ın yazarı, ömrünün büyük kısmını (50 yıl) Tangier’da yaşamış ve orada ölmüş. Kitapta geçen şu cümleler ne kadar güzel;
“Turist genellikle birkaç hafta veya ayın sonunda eve aceleyle dönerken, başka bir yere ait olmayan gezgin, dünyanın bir yerinden diğerine yıllarca yavaş yavaş hareket eder. Gerçekten de, yaşadığı birçok yer arasında, tam olarak nerede olduğunu, en çok nerede evinde hissettiğini söylemekte zorlanır."
Hayalim bu; gittiğim yerleri gerçekten tanıyacak kadar uzun kalmak. Ama şu anda kısa süreli aşinalıklar yaşayabiliyoruz ancak.
Yağmur başlamış.
Bir sonraki gelişimde Tangier'de kalacağımı biliyorum. Ama şimdi Chauen'e.
Terminale gidip Chefchauen otobüsüne bilet alıyoruz, bir saat kadar vakit var kalkmasına. Terminal yeni. İstasyon binaları hep çok estetiktir. Yenilemeyi parlatmak sanan bir yerden gelince burada yenilenip gıcır gıcır olmuş istasyona şaşırmıyorum ama ruhunu kaybetmiş gibi geliyor.
İstasyon espressosu
Otobüse binip Chefchauen'in düz ve kolay başlayan sonra kıvrıla kıvrıla tırmanan yollarında Rif Dağları'nı izleyerek ilerliyoruz. Mavi bir dağ kasabasındayız.
İspanya'dan gelen yahudiler 1400 lerde şehri kurarken inançlarına göre Tanrıyı ve cenneti temsil eden gökyüzü rengine boyamışlar evlerini. Sonra da hep böyle devam etmiş. Chefchaouen boynuz demek; iki sivri boynuz gibi duran tepeleri yüzünden. Ama diğer adı da Blue Pearl; Mavi İnci.
Geldiğimizde akşam olmak üzereydi. Kemerli kapıdan girip dar sokaklardan geçerek oteli buluyor sonra çıkıyoruz. Yağmur dinmiş, hava serin, etraf sakin. Üşüyünce dönüyor, otelin terasında, Madrid'de çantaya sadece cava atmış olamayız elbette, sherry şişemizi açıyoruz.
Hava kararınca tepelerdeki evlerin ışıkları yanıyor. Dağların arasında ürpertici bir sessizlik.
25 Ocak 2020 Cumartesi
Sabah pırıl pırıl bir güne uyanıyoruz. Her otelin terası var ve mutlaka terasta kahvaltısı. Kahvaltılarda kahve ve taze sıkılmış portakal suyu istemeseniz de geliyor. Güne güzel başlıyoruz. Sokaklar sakin. Yürüyoruz. Nerede olduğumuzu bilmeden, hangi sokaktan geçersek nereye çıkarız düşünmeden. Buna kaybolmak da deniyor, kaybolma halini umursamıyorsan sadece "yürümek" de. Mavinin tonu her sokakta ve ışıkta farklı, yağmur çiseliyor, yine farklı. Dağa doğru yürüyoruz, dar mavi sokaklar, küçük dükkanlar, bir kapıdan çıkıyoruz, şelale. Küçük ama sürprizli bir kasaba burası. Bir patikadan ilerliyoruz yanımızda büyük kaktüsler.
İki gün güzel zaman burası için. Yürüyerek, her sokakta yeni bir şey keşfederek, sadece dağları izleyerek bile güzel. Yaşlı bir zeytin ağacı, bastonuna dayanıp yürüyen yaşlı bir kadın, süslü kapılar, kokular, boyalar, yağlar, maviler ve maviler..
Bir yere gittiğimde kendime sabit bir yer bulur, sonra döner dolaşır oraya gelirim. Yürümekten yorulup kahve içip yazı yazdığım, gün batımını izlediğim ve kendimi tanıdık bir yerde hissettiğim bir kafeydi bu bir önceki Chefchaouen'e gelişimde. Pergelin sabit noktası da diyebiliriz buna. Ya da kendini, dünyanın neresine gidersen git yine de bir yere ait hissetmenin rahatlığı. Bu kez çok kısa kalıyoruz ve sadece yürüyoruz. Çünkü yolumuz uzun; Fez'e gidiyoruz.
Kahvaltı: 30 dh
Tajin:30 dh
Chauen- Fez otobüs bileti: 60 dh
Posted by yolgunlukleri 06:15 Archived in Morocco